29 Şubat 2016 Pazartesi

Cennet olur mu dünyada?

Cennet olmaz dünyada ama cennetten bir misal neden olmasın?

Cennet belli, öte dünyada hak ve adalete göre bir hesap neticesinde olacaktır. Ama bu dünyada bir misali yok mudur?

Özellikle çocukken ana kucağı, baba dizi cennetten bir misal değil miydi? Yada bir evlat sahibi olursun boncuk boncuk baktı mı gözlerine, tuttu mu parmağını sımsıkı, cennet bu mu demez misin? Yada sevdalandın mı o yare, tüm dünyayı bırakıp gittin mi peşine, ya hu cennettendir bu köşe demez misin, onu her sabah gördüğün o köşeye...

İnsanlar için bu dünyada cennetten misal vardır. Yeter ki daireni çizerken kimleri içine aldığını bil!

Çocukluğunuzda elinize geçen ve anlayamadığınız romanlar oldu mu hiç?

Çocukluk dönemimde aile büyüklerinin kütüphanesini karıştırırken bazı yazarları okuma şansına nail olsam da o dönemin aklıyla gerçekten romanla alakalı çok farklı hayaller kurmuşum.

Artık akıl+ruh+beden yeterince gelişimini tamamlayınca hatırlayıp okuduğum o kitaplar bir yandan beni o ana götürse de bir yandan ben bunları gerçekten anlamamışım diyorum da... Böyle şeyler iyi ki olmuş diyorum. Çünkü hayata dair güzel izler kalmış oluyor.

Kendin bile 15-20 senelik akıl farkıyla bu kadar hayret ediyorsan kendine... İnsanların nasıl aynı pencerelerden farklı yerlere, kendince bakabileceğini anlamak gerek...

Söz geçmişten açılmışken, İSTANBUL ve geçmiş...

Eski Türk filmlerini izlerken dikkat edersiniz değil mi? "Vay be İstanbul bir zamanlar nasılmış" diye...

İstanbul'un şuan çok iyi bildiğim yerlerini geçmişteki bir filmde görünce oldukça şaşırıyor insan... Tüm çevre, tüm insanlar değişmiş sanki değil mi? Hayat gerçekten çok kısa zamanda değişiyor. Eskiden de böyle olur muydu acaba, yoksa biz artık kolayca 20-30 sene öncesine yada bir 10sene öncesinin görüntülerine ulaşabiliyoruz diye mi böyle?

Eminim benim gibi eski film ve dizilere düşkün olanlar aynı düşünceleri paylaşıyordur...

28 Şubat 2016 Pazar

Nedense gelecekten çok eskiyi severim

Nedendir bilmiyorum. Ama gelecekten çok eski daha ilgimi çeker... Bu nedenle günümüz kitaplarından çok eski kitapları okumayı severim. Geçmişi anlatan insanlara karşı son derece ilgili olurum... Saatlerce bıkmadan usanmadan eskiyi anlatan insanları dinleyebilirim...

Tüm bunlarla beraber tabi ki eskiyi anlatan filmler, bir de gerçek hayattan esinlenilmiş ise tadından yenmez...

Ayrıca eski dediysem de o kadar da eskiye gitmeyin :) Mitolojik dönemler falan değil yani... Aklımın ermediği hatırlamadığım zamandan öncesi benim için yeterince eski sayılır.

Bu bağlamda en çok sevdiğim geçmişi konu alan filmler de gelecekte yolculuk olmasa bile geçmiş ile günümüz arasıda gidip gelen filmlerdir diyebilirim...

Filmleri ve film biriktirmeyi seviyorum!

Yüzlerce filmden oluşan koleksiyonlarım vardır.

Seri halindeki eski filmleri ardı ardına izlemeyi çok severim. Aslında burada en çok hoşuma giden... 3-5yıl ara ile çekilen filmdeki farkları görebiliyor olmaktır galiba...

Bazı filmlerde ise şu çok hoşuma gider ki... Daha önce kitabını okumuşumdur... Kendi kurduğun o hayali başkasının düşünceleri ve yorumlarıyla izliyor olmak son derece güzel bir deneyim oluyor.

Aslında paylaştığım tüm filmler benim için sürükleyici, şaşırtıcı ve ilginçlikteki içsel olarak beğendiğim filmlerdir.

Son olarak izledikten sora burada anlatıyor olmak da bir başka güzel oluyor... ;)

24 Şubat 2016 Çarşamba

Öğrenci Nedir?

Öğrenci nedire bir tanım getirelim, yada bir kaç...

Öğrenci, öğrenen, öğrenmesi gereken, çok sorumluluğu olan lakin yokmuş gibi görülüp, bu yokluğun içinde yok olan, etrafınca çorba sayılan kişi...

Bunların iki türü vardır.
1. Anne baba ocağında olanlar
2. Yurt ocağında kalanlar

Kendi memleketinde okuyanlar evinden şikayet ederken, yurt veya kendi imkanlarıyla bir kaç arkadaş eve çıkanlar her ne kadar rahat takılsalar da ev ortamına hasret kalanlar en az onlar kadar şikayet eder...

Zordur bu öğrenci milletini anlamak. Evrim geçirmiş insanlardır sanki... Gerek imkansızlıkla yaptıkları icatlar gerekse toplumsal bakış açısı, belki de mahalle baskısı...

Bir de ev sahibi ile kira için anlaşma olayı vardır. Muhabbet aşağıdaki gibidir.
Ev sahibi: Kaç kişisiniz?
Öğrenciler: 5
O zaman: 1000 verin siz... (iç ses; yapıştır kişi başı 200)
Öğrenciler: mırın kırın
Ev sahibi: Sen bilin, zaten öğrenci problem oluyi... (kurnazzz)
Öğrenciler: Tmm abi tmm, tuttuk gitti...

Yani son olarak öğrenci o yerin geçim kaynağı ve kazıklananıdır...

15 Şubat 2016 Pazartesi

Yotube'da telif hakları...

Yotube'un google tarafından satın alınmasından sonra çok büyük atılımlar gerçekleştiren youtube'dan sanatçısından, öğrencisine kadar herkes hobisini videoya aktararak dahi olsa para kazanabilmektedir.

Peki ya bu kadar kolay olacak mı?

Youtube'dan para kazanabilmek istiyorsanız. Telif haklarına sonderece dikkat etmeniz gerekmektedir. Çünkü artık tüm sanatçılar ve yapım şirketleri, tv kanalları ve dahası youtube'ta yayınlanana videolarda hak talebinde bulunma işine önem veriyor.

Hobinizi bir videoya çekip arkasına güzel de bir müzik atarak youtube'a koyup belki de biraz da para kazanmak isteyeceksiniz. Ama dikkat! Koyduğunuz bir müzikten dolayı tüm emeğiniz çöpe gidebilir. Çünkü ilgili müzik üzerinde hak talebinde bulunulmuşsa, siz hiç fark etmeden o videodan oluşan kazanç diğer hak sahiplerine kayabilir...

13 Şubat 2016 Cumartesi

Artık hayatımız dijital, eğitimi neden olmasın?

Öyle tahmin ediyorum ki ülkemizde özellikle 2010'dan sonra sosyal medyanın iyice yaygınlaşmasıyla ve tabi ki mobilin gelişimi ve 3G +4,5G ve gibi gelişmeler ile hayatımız iyice digitalize oldu.

Peki eğitim neden olmasın?

Tabi ki ben bu satırları yazarken eğitim de artık digitalize oldu... Oldu da? Bireyler ne kadar bunu farkında... Evet... Arık hayatımız daha fazla ölçülebilir. Ve bunun farkına varan eğitimciler çok güzel atılımlarda bulunmakta... Devamının gelmesi dileğiyle digitalize olmak hakkında makaleler devam edecektir.
Takipte olunuz...

8 Şubat 2016 Pazartesi

"Eskici ve Oğulları" filmi - izlenmesi gereken filmler arasında...

1990 yılı yapımı olan Eskici ve Oğulları filminin yönetmeni Şahin Gök'tür. Bu eski Türk Filminin baş roller,nde Kadir İnanır ve Fikret Hakan oynamaktadır. Film Orhan Kemal'in romanından uyarlanmıştır.

Film ne anlatır?

Kadir İnanır, eskicinin büyük oğlu (Mehmet) rolündedir. Kimsesiz bir kadın ile evlendiği için anası ve babası tarafından dışlanmışlar. Mehmet üç çocuk babasıdır.

Konu, eskici, iki oğlu, karısı, kızı etrafında dönmektedir.

Aile tümüyle geçim sıkıntısına girer. Mehmet işten çıkarılmış babasının eskici dükkanında geçici olarak zaman geçirmekte fakat babası bu durumdan hiç hoşnut değildir.

Eskici baba, Mehmet'ten hoşlanmadığının tersine, küçük oğlu Ali'den ümit bekler. Ama Ali, babasının despotluğuna dayanamayacak kadar deli doludur...

Mehmet ve karısı pamuk toplamaya gitmeye karar verirler ve olaylar iyice karışır...

Ellerinde, avuçlarında hiç bir şey kalmayacak şekilde olaylar düşündüklerinin tersine gelişir...